Psikolojimizi Güçlendirmek İçin Neler Yapabiliriz?

YAZAR:

MüşteriMetre

TARİH:

“Psikolojim bozuldu” cümlesini ne çok duyuyoruz değil mi? Üzücü bir olay yaşadığımızda, canımız sıkıldığında, kendimizi kötü hissettiğimizde duygumuzu ifade etmek yerine bu cümleyi kullanıyoruz. Benzer şekilde çocuklarımız biraz üzülse psikolojisi mi bozuldu acaba diye kaygı yaşıyoruz. Oysa psikoloji öyle kolay bozulmaz. İnsan bedenen ve ruhen çok dayanıklı bir varlıktır. Bu cümlenin böyle günlük sıkıntılar için kullanılması psikolojik bağışıklığımızın zayıf olduğu algısına yol açıyor olsa da pek çok sıkıntıya göğüs gerebilir, zorluklara dayanabiliriz.

Geçmişe dönüp baktığımızda hayatımızın mücadele ettiğimiz irili ufaklı problemlerle dolu olduğunu görürüz. Büyük küçük herkes hayatı boyunca birçok sorunla karşılaşır, psikolojisini alt üst eden zor günler geçirebilir, travmatik olaylar yaşayabilir. Hatta psikolojik anlamda etkilenmek için illa ki büyük travmalar yaşanmış olması gerekmez. Bazen kimileri için çok sıradan olan bir olay kimilerinde etkileyici izler bırakabilir. Yaşanılan olayın nasıl gerçekleştiği, ne derece ağır olduğu, ne sıklıkta meydana geldiği, çevreden alınan destekler, kişilik özellikleri, olayın nasıl algılandığı, daha önceki tecrübeler etki düzeyini belirler.

Fizyolojik yaralarımızın büyük bir kısmı kendiliğinden iyileşir. Vücudumuz mükemmel bir işleyişle onarım sürecini gerçekleştirir. Bedenimizde oluşan bir yaranın iyileşmesi için vücudumuza zaman tanıdığımız gibi ruhumuzdaki yaraların iyileşmesi için de zihnimizin kendini onarmasına izin vermemiz gerekir. Duygu dünyamızı karıştıran olaylar bitince etkileri de hemen ortadan kalkmaz, iyileşmek için zamana ihtiyaç duyarız. Hem bedensel hem ruhsal yaralarımızın iyileşme sürecini bir takım tedbirlerle desteklemenin tedaviyi kolaylaştıracağı aşikârdır. Başımız karnımız ağrıdığında, elimizi yaraladığımızda, midemiz ekşidiğinde kendimizce iyi gelen şeylere başvurduğumuz gibi psikolojik anlamda zorlandığımızda da yapabileceklerimiz var elbette. İşte bazı önerileri sizler için derledik:

Okuyun, Öğrenin

Kendimizi yalnız hissettiğimizde bir kitabın arkadaşlığını sığınmak, kahramanların hayatlarına tanıklık etmek, kimi zaman bizimkine benzer zorluklar yaşandığını görmek iyi gelebilir. Nitekim “Bibliyoterapi” adı verilen teknik, psikolojik tedavi süreçlerinde okuma yoluyla ruh sağlığını iyileştirme yöntemi olarak kullanılmaktadır. Yeni şeyler öğrenmek bizi günlük hayatımızın dışına çıkarır. Hem zihinsel hem de kişisel anlamda gelişmeye devam ettiğimizi gösterir. Öğrenmek sadece zihinsel bir etkinlik değildir, aynı zamanda bütün duyularımızı da tekrar can verir.  

Hobi Edinin

Yapmaktan hoşlandığınız şeyleri fark etmek ve zaman ayırmak, kendinize zaman ayırmaktır. Keyif aldığınız bir hobi ile uğraşmak sorumluluklardan, zorunluluklardan bir süre uzaklaşmayı sağlar, stresi azaltır. Hobilerimiz bazen sözlerle anlatamadığımız duygu ve düşüncelerin ifade aracı olur. Hepsinden önemlisi kendimizi tanımamıza da vesile olacaktır.

Yürüyün

Araştırmalar düzenli fiziksel aktivitenin ruh sağlığını olumlu yönde etkilediğini, stres ve kaygıyı azalttığını ortaya koymuştur. Her yaşta yapılabilecek en kolay ve etkili egzersiz yürüyüştür. Haftada üç gün 30 dakika süreyle yapılan yürüyüşlerin en az antidepresan ilaçlar kadar etki gösterebileceği hatta depresyonu olan hastalarda bir tedavi yöntemi olabileceği de yine araştırma sonuçlarında elde edilen bir bilgidir. Yürüyüşün ağrı ve stresle başa çıkmayı sağlayan endorfin salgısını artırdığı da bilinmektedir. Ofis ortamında veya yürüyüş imkanımız kısıtlı olduğu durumlarda ise nefes egzersizleri imdadımıza yetişir.

Düzenli Uyuyun

Vücudumuzun ürettiği enerjinin %20‘sini beynimiz kullanır. Bu kullanım sonucu oluşan atıklar uyku sırasında temizlenir. Vücudun biyolojik saatini düzenleyen melatonin hormonu karanlıkta, gece uykusunda, genellikle 23.00-05.00 saatleri arasında salgılanır. Depresyon hastalarında melatonin seviyesinin düşük olduğu gözlenmiştir. Düzenli uyku ruh sağlığımızı korur, destekler. Düzenli bir uykunun en iyi arkadaşı da erken güne başlamaktır. Güzel bir güne güneşlenerek devam etmek ve D vitaminimizin yüksek seviyeye çıkması kalp pompamızın %5 civarı daha iyi çalışması ve her anlamda daha iyi çalışan bir vücuda sahip olmamız demektir.

Ne Yediğinize Dikkat Edin

Bağırsaklara ikinci beyin dendiğini duymuşsunuzdur. Çünkü bağırsak florasındaki kötü bakterilerin çokluğu kişinin zihin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor ve depresyona yatkın hale getiriyor. Mutluluk hormonu olarak bilinen seratonin hormonunun %90’ı bağırsaklarda üretiliyor. Doktorların tespitlerine göre; bazı vitamin ve mineral eksiklikleri depresyon ve anksiyeteyi kötüleştiriyor. B12 vitamini, D vitamini, folik asit, omega 3 eksikliğini ruh sağlığını olumsuz etkiliyor. Magnezyum eksikliği uyku problemlerine neden oluyor. Yani insan bedenen ve ruhen bir bütün ve bedenimize iyi gelen ruhumuza da iyi geliyor.

Konuşun

Mutluluğu da mutsuzluğu da paylaşmak insani bir ihtiyaçtır. Kafamızda dönüp duran düşünceler, canımızı sıkan şeyler kelimelere dökülüp birilerine anlatıldığında yeni bir bakış açısı veya çözüme giden bir başlangıç ortaya çıkar. Bir sorunla mücadele ediyorsanız tek başınıza atlatmak zorunda değilsiniz. Destek almak ve ihtiyacı olan dostlarınıza destek vermek iki taraf için de olumlu katkı sağlar.

Meditasyon Yapın

Kendinize ayırdığınız özel bir zaman kendinizi daha iyi tanımanıza ve zaaflarınız ve güçlü yanlarınızın farkına varıp bunlara dair harekete geçebilmenize dair fırsatlar sunacaktır. Meditasyon hayat nehrinin kıyısında kendinizle yaptığınız bir piknik gibidir. Sizi akışın dışına alacak ve stresinizi azaltacaktır. Örneğin sadece bir dakika gözlerinizi kapatmanız bile beynin işlem frekanslarında ciddi bir azalma sağlayarak daha dingin ve duru düşünmenize yardımcı olur. Elbette sessiz ve dikkat dağıtıcıların olmadığı bir ortam bu etkiyi artıracaktır.

Hayal Kurun

Kendinizi iyi hissettiğiniz bir ânı ya da yeri hayal etmek, o ânı yeniden yaşıyormuş gibi mutluluk hissetmenizi sağlar. Beynimiz hayali mutluluklara da gerçekmiş gibi tepki verir, vücudumuzdaki tüm sistemler rahatlar. Tek yapmanız gereken gözlerinizi kapatıp mutluluğun resmini zihninizde canlandırmak. Terapi süreçlerinde gevşeme egzersizi olarak kullanılan “Güvenli Yer” etkinliğini hayal kurma üzerine oluşturulmuş bir tekniktir.

Tevekkül Edin, Anda Kalın

Yaşadığımız olaylara, başımıza gelenlerle tevekkül edip sakin kalabilirsek daha akılcı bir bakış açısı geliştirebiliriz. Her şeyi kontrol etmeye, elimizde olmayanları değiştirmeye çalışıp, yapabileceğimizden fazlasını yüklenirsek bedenen ve ruhen hasta oluruz.

“Hayat bir gündür o da bugündür.” Geçmişte yaşananlardan alınması gereken dersler alınmışsa olanları geride bırakmaktan başka çare yok. Geleceğe ilişkin planlar yaparken de “büyük plan”ın bir parçası olduğumuzu, yarının kimseye vaad edilmediğini unutmamak lazım.

Sağlık en değerli varlığımız. Fizyolojik hastalıklarımızda olduğu gibi psikolojik rahatsızlıklarımızda da tıp bilimi sağlığımızı geri kazandıracak yöntem ve araçlara sahip. Beden hastaysa ruhun da hasta olması kaçınılmaz ama ruh hasta olursa bedenin sağlıklı kalması mümkün değil. Sağlıkla kalın.